Sağlıklı cinsel ilişkiyi, partnerlerin karşılıklı isteği ve aksiyonuyla, her birinin doyuma ulaşmasıyla sonuçlanan ilişki olarak tanımlayan Kadın Hastalıkları, Doğum Uzmanı ve Cinsel Terapist, 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle sağlıklı birlikteliklerde sağlıklı cinsel yaşamın önemine dikkat çekti.
Kadın ve erkek açısından sağlıklı cinsel ilişkinin çeşitli farklar barındırdığını vurgulayan Kadın Hastalıkları, Doğum Uzmanı ve Cinsel Terapist, “Cinsel açıdan istekli olmak, doyuma ulaşmak, gebeliğin önlenmesi adına koruma yöntemi kullanmak ve cinsel hastalıklardan korunmak kadınların sağlıklı cinsel ilişki için belirlediği öncelikli kriterler arasında yer alıyor. Söz konusu kriterler şüphesiz ki erkek için de bir gerekliliktir.
Erkek açısından sağlıklı cinsel ilişkinin amacı ise temelde doyuma ulaşmaktır. Ancak bununla birlikte partnerini doyuma ulaştırmak motivasyon kaynağıdır ve cinsellik performansını yukarı taşır. Erkeğin en önemli sağlık kriteri ise erekte olabilmek ve ilişki sırasında bunu koruyabilmektir.”
Yazı İçeriği :
İdeal cinsel birliktelik sıklığı çiftlere göre değişir
İdeal cinsel birliktelik sıklığı diye bir genelleme yapmanın doğru olmadığını belirten Cinsel Terapist konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu sayının haftada iki, dört ya da beş olması azlık ya da çokluk açılarından belirleyici değildir.
İlişkilerdeki birliktelik sıklığı, bir ilişkinin kendi dinamiğidir.
Yaş, sosyal şartlar, bedensel özellikler gibi pek çok etken cinsel ilişki sıklığı üzerinde etkili olabilir. Ancak haftada en az bir kez birliktelik yaşanması önerilmektedir. Her ilişkide farklılık gösterebilen cinsel ilişki sıklığında önemli olan partnerlerin karşılıklı rızası ile belirleniyor olmasıdır. Haftada altı gün birlikte olan bir çift de, partnerlerden herhangi biri bu durumdan rahatsızsa durum sanıldığı gibi parlak değildir. Haftada iki gün birlikte olan bir çift de, partnerlerden biri bunu az buluyor ve daha fazlasını istiyorsa; bu da konuşulması gereken bir sorundur. Hepsi çözülebilir.”
40 yaşın üstündeki erkeklerin yaklaşık 50’si sertleşme bozukluğu yaşayabiliyor
Sertleşme bozukluğunu, cinsel birliktelik için peniste sertleşme ve dikleşmenin hiç olmaması, penisin istediği sertliği yakalayamaması, sertliği idame ettirememesi, sürdürememesi ve elde edilse dahi doyuma ulaşılamaması olarak tanımlıyor ve 40 yaşın üstündeki erkeklerin yüzde 50 kadarının sertleşme bozukluğu sorunları yaşayabildiğini açıklıyor.
Sertleşme bozukluğu nedenlerinden bazıları
- Ateroskleroz (damar sertliği)
- Periferik damar hastalıkları
- Geçirilmiş kalp krizi
- Hipertansiyon gibi kalp ve damar hastalıkları
- Diyabet, yüksek kolesterol gibi sağlık sorunları
- Epilepsi, MS gibi nörolojik hastalıklar
- KOAH, uyku apnesi gibi akciğer hastalıkları
- Peyronie hastalığı (penis dokusuyla ilgili bir hastalık)
- Depresyon, kaygı, hırs gibi tetikleyiciler
- Bazı ilaçlar
- Sağlıksız beslenme
- Hormonal bozukluklar
Çiftlerin cinsel yaşamlarını üzerine konuşmaları önemli
Cinsel paylaşımlarında sorunlar olan çiftlerin bunu aralarında tutabildiklerini “Çiftlerin cinsel yaşamlarını kendi aralarında paylaşmaları ve bunun üzerine konuşmaları önemlidir çünkü sorun, birbirlerine söylemedikleri sebeplerden dahi kaynaklanıyor olabilir. Bu bazen, istenmeyen bir koku kadar basit bir nedene ve ürküten bir pozisyona bile bağlı çıkabilir. Ancak sonuç alınamayacağını anladıkları durumda hiç vakit kaybetmeden uzmana başvurmak çok önemlidir. Hangi sağlık sorununda erken teşhis ve tedavi önemli değildir ki? Cinsel sağlığı da insan sağlığının bir parçası olarak kabul etmeliyiz” diye konuştu.
Çiftlerin birbirinden kopuşunun, çok sık rastlanan bir durum olduğunu belirten “Bazen bu kopma ayrılık ya da boşanma şeklinde olmaz. Ama aynı evde, aynı ilişkide cinsel paylaşımın sona ermesi de zamanla bir çift gibi hissetmekten uzaklaşmak anlamına gelir. Çünkü cinsel dürtülerimiz kolay kolay ölmez ve onların arayışı sürer. Bu, yeni birini aramak değil, doyumu aramak ve hayal kırıklığına uğramaktır.”