Yazı İçeriği :
ÖNEMLI ESERLER TUTKULU AŞK DÖNEMINDE ORTAYA ÇIKIYOR
Dünyaya baktığınızda gördüğünüz her estetik üretim ; İyi mimari, iyi resim, iyi müzik, iyi şiir, iyi film… Tüm tutkulu üretimlerin altında dopamin vardır. Dopamin, yenilik arayışı, yaratıcılık ve hazzı temel alan bir sinir kimyası maddesidir. Tutkulu aşk döneminde, insan beyninin neredeyse dopamin içinde yüzdüğü olmuştur. Bundan dolayı bütün önemli aşk şiirleri, bütün önemli müzikler hep sırılsıklam aşk döneminde yazılıyor.
AŞK BEYNI GENÇLEŞTIRIYOR
Bir diğer bilinen şey de tutkulu aşk döneminde ‘neuron growth factor’ denen ve sinir hücrelerini büyüten hormon beyinden salınıyor. Yaşla birlikte azalır. Bu neuron growth factor’ün aşk döneminde ölçülmüş insanların kanlarında normalin 2-3 katı yükseldiği gözlenmiş. Peki, bu neyi sağlar? Sinir hücrelerinin uzun süre hayatta kalmasını, sinir hücreleri arasındaki bağlantının zamanla sıklaşmasını ve gençleşmeyi sağlayan bir hormondur. Sinir hücrelerini bir ortama yerleştirip onlara bu hormonu verdiğinizde, yapıları daha da gençleşir. Aynı şey beyinde de olur. O zaman aşk beyni gençleştirir.
AŞK AĞRI DUYARLILIĞINI AZALTIYOR
Sırılsıklam aşk döneminde morfin benzeri maddelerin beyinde salınımı artıyor. Sonuç olarak, ağrıya duyarlılık azalır. Bu da her şey için geçerli. Kişi çok mutlu olduğunda vücudunda daha az stres hisseder. Ama mesela depresyondaki hastalar çok fazla ağrı duyarlar. Başı ağrır, boynu ağrır, sırtı ağrır beli ağrır… Dolayısı ile sırılsıklam aşk döneminde ağrı hisleri de azalıyor.
AŞKIN ÖMRÜ NE KADAR?
Sonuçta aşk, beklenmedik bir anda geldiğinde hoş karşılanması gereken bir duygudur. Ama arkasından da belli bir süresinin olduğu ve bir iniş döneminin olacağını daima düşünmek lazım. Nihai ve kalıcı aşk yoktur. Bu sırılsıklam aşk dönemlerinin en fazla kan kimyası ve psikolojik testler olarak 8 ila 16-18 ay sürdüğü gösterilmiştir. Çok istisnai durumlarda 20 yıldır tutkuyla aşık olanlar var ama kesinlikle çok sıra dışı insanlar.
AŞK FONKSİYONEL MR İLE GÖRÜNTÜLENEBİLİYOR
1700’lü yıllara kadar insanlar, insanın yönetim merkezinin kalbin olduğunu düşünürdü. 1700’lerden sonra, insanı yöneten asıl şeyin beyin olduğu anlaşıldı. Modern çağda 2003’ten beri artık fonksiyonel MR’ın birçok alanda kullanılması bazı beyin bilimcilerde merak uyandırmış.
“Yutarken, kitap okurken, film izlerken beynin hangi kısmının çalıştığını görüyoruz. Acaba bir insan sevdiği kişiye bakarken beyninin neresi çalışıyor?” diye sormuş Mısırlı Bilim İnsanı Semir Zeki. Bu sorulduktan sonra, hayret uyandıracak şekilde beynin belli bölgelerinin aşık kişiler maşuklarına bakarken ışıl ışıl parladığını görmüşler ve bu tutarlılık gösteren bir şey. Yani birisi aşıkken başka bir örüntü, öbürü aşıkken başka bir örüntü yok. Bütün o sırılsıklam aşk döneminde beynin ışıldayan alanlarında benzer bir örüntü var. Şöyle bir test olabilir; ‘Sevgilim beni gerçekten tutkuyla seviyor mu?’ Bunu anlamamız muhtemelen yarım saatimizi alacak. Teknolojik olarak buna sahibiz yani fonksiyonel MR cihazı olduğu için bunu yapabiliriz.
AŞK BEYNİN KARAR MEKANİZMASINI YAVAŞLATIYOR
Tüm insan davranışlarının beyinsel bir karşılığı vardır. Sırılsıklam aşk döneminde beynin birçok bölgesi ışıldarken, beynin frontal bölgesi az çalışıyor ya da çalışması zayıflıyor. Bunun sonucu ne? Normalde bizim alın beyin bölgemiz sosyal normlar, kurallar oluşturmamızı sağlıyor. Büyük resme bakmak ve durumumuzu değerlendirmek için başkalarının saygısını kazanmamızı sağlar. Aynı beyin alanı, sola veya sağa dönmek için iyi sinyal vermenizi sağlar. Bu bölge de işlemlerde devreye giriyor Bu bölgenin sırılsıklam aşk döneminde az çalışması, o dönemde alınan kararların sağlıksız ve sorunlu olmasına neden oluyor. Dolayısı ile o yoğun, tutkulu dönemde hani sonradan derler ya “Ben bunu nasıl yaptım, buna nasıl böyle karar verdim…” Pişmanlıklar olur ya aşklarda bir süre sonra… Ya da “O benden şunu istedi ben ona nasıl verdim!” Sırılsıklam aşk bitince akıl yerine gelmiştir. Aslında, bir sinirbilim karşılığı var. Gerçekten sırılsıklam aşk döneminde aşk gelince akıl gidebiliyor.
